Şehit
Düştüğü Tarih: 24
Haziran 1984
Şehit
Düştüğü Yer: İstanbul
Doğum
Tarihi: 1957
Doğduğu
Yer: Mudanya/Bursa
Mezar Yeri: Mudanya, Bursa
1984’te cuntanın hapishanelerinde gerçekleştirilen
Ölüm Orucu’nda 1. Ölüm Orucu Ekibi’nde yeraldı. Ve
büyük bir kararlılıkla sürdürdüğü ölüm orucunun 73. gününde şehit düştü.
Emekçi bir ailenin çocuğu olarak, 1957 yılında
Mudanya’da doğan Hasan, Mudanya limanında bir sırt hamalıydı. Daha çocuk
yaştayken, yaşamını emeğiyle kazanmaya başlamıştı. Mütevazılığıyla,
çalışkanlığıyla, sabrıyla, özverili yaşamıyla, direngenliğiyle sınıfının bütün
iyi özelliklerini taşıyordu. Dünyayı tanımaya, çevresinde olup biteni anlamaya
başlar başlamaz, sömürü dünyasını değiştirme, dönüştürme kavgasına katıldı.
1977 yılına kadar ‘71 mücadelesine sempati temelinde
yürüttüğü faaliyetler, bu yıldan sonra M-L saflarda örgütlü olarak yer
almasıyla nitelik kazanmaya başladı. Kısa bir süre sonra askere alınması O’nu
devrimci mücadeleden koparamadı. Askerlik yaptığı gemide propaganda ve
örgütlenme çalışmaları sürdürdü. Gemideki (...) subayların keyfi uygulamalarını
sergileyen belgeler elde ederek haklarında soruşturma açtırdı. Askerler, askeri
öğrenciler ve subaylar arasında sohbet toplantıları, seminer çalışmaları
örgütledi.
Askerden döndükten sonra M-L saflarda daha aktif
olarak yerini aldı. Mudanya’daki mücadelenin önderiydi. O artık, hamal
arkadaşlarının, Siemens Kablo, Tekel ve belediye
işçilerinin, yoksul zeytin emekçilerinin, liseli gençlerin örgütlenmesinde,
mücadelesinde, küçük üretici köylülerin kooperatifleşmesinde hep en öndeydi.
Hasan, Mudanya halkıyla kopmaz şekilde bütünleşti ve bu faaliyetler içinde
profesyonelleşti.
1980 yılında karşı-devrim güçleriyle girdiği bir
çatışmadan hemen sonra tutsak düştü. İşkence tezgahlarında
devrimci sorumluluğunu bir an olsun unutmadı. İşkencecilerin tüm çabasını boşa
çıkarmasını bildi.
Hasan cezaevlerinde de egemen sınıfların başına bela
olmuştu. Sürgünden sürgüne gönderildi ama sınıfının mücadelesini tutsaklık
koşullarında da olsa sürdürmekten geri kalmadı. Ölüm Orucu gönüllüsü olurken,
her zaman olduğu gibi burnu bir karış havada, kimseye faydası olmayan küçük
burjuva entelektüellerinin halka yabancı tavırlarından uzak tutumuyla, ama
görevinin yüceliğinin bilinciyle hareket ediyordu. Son ana kadar bir proleter
devrimciye yakışır şekilde yaşadı ve ölümsüzlüğü kucakladı.
Hakkında Daha Geniş
Bilgi İçin...
Yoldaşları, yakınları Hasan Telci'yi anlatıyor: